Makaleler

Eki03

Değişim

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Genel

Başlığı okuyunca Franz Kafka’nın kitabından söz edeceğimi sanmayın. Önce dünyadaki değişim konumuz. Sonraki yazılarda da Türkiye’yi ele alacağız.
21.Yüzyılın ikinci on yılında yol alırken, son yirmi yılda dünyada oluşan değişim artık göze çarpmaya, iyice belirginleşmeye başladı. Şimdi düşünmeye başladık; bu değişim ne zaman başladı diye. Ben kendi fikrimi söyleyeyim. Başlangıç 1989/90 yılları. Sosyalist Blokun  yıkılması ve dünyanın tek kutuplu hale gelmesi.


İlk akla gelen soru: tek kutuplu bir dünya devam edebilir miydi? Bu olgu doğaya aykırı değil miydi? Özellikle bu dünya ekonomik bir tek kutupluluk üzerine kurulduysa. Marksist düşüncenin tez ve anti-tez olgusunu dikkate alırsak, dünyamız ergeç ikinci bir kutba sahip olacaktı. İşte bu kaçınılmaz olayın gerçekleştiğinin yavaş yavaş farkına varıyoruz. Tartışılan, kutuplaşmanın yönü. Kuzey – Güney kutuplaşması mı, yoksa Batı – Doğu kutuplaşması mı? Temelinde kültürel fakat diğer taraftanda ekonomik bir kutuplaşma. Değişimde hangisi ağır basacak. Birlikte görelim. Gerçek şu ki, hangisi olursa olsun dünya değişmekte. 19. Ve 20.Yüzyıl dünyası yerini değişmiş bir küreye bırakmakta.
Değişimin 1989/90 yıllarında Sosyalist blokun yıkılması ile başladığını söylemiştik. Hatırlayalım. Sovyetler birliğinde başlayan yenilenme, kısa sürede Doğu Avrupa ülkelerini sarsmaya başlamıştı. Polonya’da “solidarite” hareketinin başarı kazanması, önce Macaristan, sonra Çekoslavakya, en sonunda da çok sayıda Demokratik Almanya vatandaşının Avusturya’ya sığınması sonunda Berlin Duvarının geçirgenleşmesi ve Doğu Alman rejiminin sarsılması birbirini izleyen olaylardı. 1990 yılında iki Almanya’nın birleşmesi ile bundan böyle olayların nasıl gelişeceği anlaşılmıştı.
90’lı yıllarda Doğu Avrupa ülkelerinin NATO ve Avrupa Birliği’ne girişi ile süreç neredeyse tamamlandı. Sovyetler Birliği parçalandı. Doğusunda, Batısında ve Kuzeyinde yeni bağımsız devletler oluştu. Dünya kapitalizmi seçmiş gibi görünmekteydi. Mao’nun Çin’i dahi kapitalist ekonomiye uyum sağlar duruma gelmişti.
İlk yirmi yılda dünya ABD önderliğinde tek kutuplu olarak göründü. Siyasal öngörüler bu doğrultuda gelişmeye başladı. Ancak kutuplaşma olayı yeniden başlamıştı bile. Çin 1,3 milyarlık bir kitle olarak büyük bir güçtü. Yanında Hindistan bir milyarı aşan nüfusu ile değişik özellikleriyle duruyordu. Bu iki ülke neredeyse dünya nüfusunun yarısını oluşturuyordu. Doğuda Japonya, Endonezya, Güney Kore ve Güney Doğu Asya ülkeleri de eklendiğinde gerek insan topluluğu gerekse ekonomi olarak Batı – Doğu kutuplaşması oluşacaktı.
Dünyadaki değişimi hızlandıran ve oluşmasına sebep olan en büyük etkenlerden bir tanesinin de iletişim kaynaklarındaki devrimin olduğuna hiç şüphe yok. İletişim teknolojisinin ‘90’lı yıllardan başlayarak hızla gelişmesi ve dolayısıyla iletişimin özgürleşmesi insanlar arasındaki ilişkilerin oluşmasını hızlandırdı. “Haber” kelimesinin yerini “iletişim” aldı. Gelişen TV’ler anında dümyadaki oluşumları yaymaya başladı. Bilgi hızla yayılmaya ve yaygınlaşmaya başladı. Deyim yerindeyse dünyanın dönüşü hızlandı. Yaşam daha büyük bir süratle akıyor, insanlar arasındaki iletişim sınır ve zaman  tanımıyordu. Düşünceler hızla yayılmaya başladı. İnsanlar birbirlerini görmeden veya uzun uzun yazışmadan da fikir alışverişi aşamasına geçtiler. Sözler, düşünceler neredeyse ışık hızıyla aktarılmaya başlandı.
Dünyadaki değişim hızlanmıştı. İnsanlar daha özgürleşmişti. Birbirlerini daha kolayca ve daha büyük bir hızla anlamaya başladılar. Özgürlüklerin arasındaki engeller teker teker yıkıldı. Bu koşullarda toplumların daha yakınlaşması, tüm dünyada olanları görmesi, kapalı toplum yaşamının duvarlarını yıkıp hızla değişime uğramaları artık engellenemiyordu. İnsan denen varlığın daha iyi yaşama dürtüsü kapalı duvarlar arkasında tutulamıyordu. İnsan doğasının değişimi yaratan bu özelliği tümüyle özgürlüğüne kavuştu. Dünyanın hızlı değişimi bundan böyle hiçbir güç tarafından engellenemrezdi.
İlk oluşumundan beri, devamlı bir süreç içerisinde özgürlüğe yürüyüş insan topluluklarının erişmek istediği tek hedefti. Tarih boyunca hiçbir özgürlük savaşı engellenemediği gibi, 21.Yüzyılda da engellenemiyordu. Buna ek olarak bir de bireysel özgürlüklerin genişleyerek neredeyse sınırsız hale gelmesi vardı.
İşte 21.yüzyıl böyle bir değişimle dünyayı karşıladı

Yazar Hakkında

Ergun Göknel

Ergun Göknel

1989 Yılında, adı o güne kadar kamuoyunca duyulmamış bir kişi İstanbulluların yaşamına girdi. Bir kentte yaşayanların, bir insanın yaşamının en önemli unsuru SU’yun başına getirildi. Susuzluk çekenler onu suçladılar, ona küfür ettiler.. O güne kadar mahallelerine, evlerine su gelmemiş olanlar, su boruları döşenmeye başlayınca onu kucakladılar, öptüler.
Kimdi bu insan?...

Bir yorum yapın

Yorum yapmak için oturum açmalısınız. İsterseniz aşağıdan oturum açabilirsiniz.

Twitter response: "Could not authenticate you."

Özel Önerİm

Pizzeria Pidos

Samimi ortamıyla
ev gibi bir İtalyan restoranı.
Gümüşsuyu caddesinde

Websitesine git

Temasa geç

Düşüncelerinizi dinlemekten mutlu olacağım!

Ergun Göknel
34330 Levent, IST
Türkiye

Temasa geç