Makaleler


Değerli Okuyucularım,

Okumaya, yazmaya, devam ederken, sorulmasa bile dış ve iç siyaset konularında düşüncelerimi söylemeye buradan devam edeceğim. İncelemenize sunmuş olduğum makalelerim hakkındaki düşüncelerinizi, benimle ve diğer okuyucularla buradan paylaşarak, çeşitli konularda daha geniş açıdan bakabilmeye başlarken, öte yandan da birbirimizi daha iyi anlayacağımızı umuyorum...

Oca24

GÜNEY SINIRLARIMIZ HAREKETLENDİ

Kategori // Türkiye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üç yılı aşkın bir süredir güney sınırımızda, Suriye’de devam eden hareketlilik giderek endişe verici şekilde yayılarak Irak’a da sirayet etti. Suriye’de Esed rejimini devirmek amacıyla oluşan muhalefetin bu çabası günümüzde değişik bir özellik taşımaya başladı. Esed muhalefetinin çeşitli unsurları arasından dinsel ve etnik güçlerin giderek Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’dan ayrılarak güçlenmesi ve Suriye dışından aldıkları her türlü yardımın ve insan desteğinin artması ülkenin parçalanması olasılığını arttırmıştır.
Diğer taraftan, son yedi ay içerisinde IŞİD adı altındaki Sünni güçlerin de Irak’ın ikinci büyük şehri Musul’u ele geçirmeleri ve Kuzey Irak Kürt Özerk bölgesi peşmergelerinin Kerkük’ü işgalleri ile, burada da bölünme fiili bir durum almıştır.
Ocak 2013 tarihinde kaleme aldığımız “TÜRKİYE’NİN GÜNEYİ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR” başlıklı yazımızda bu olasılığa şöyle değinmişiz:
“Saddam devrildikten sonra, Şii-Sünni-Kürt ayırımının belirginleşmesi ve yeni kurulan yönetim şeklinde de bu ayırımı güçlendirecek bir yönetim şeklinin geçerli kılınması, ABD güçlerinin çekilmesi ile kalkan baskı, parçalanmanın yeniden bir sonuç olarak oluşmasına yol açmakta.”
16 Mayıs 1916 tarihinde imzalanan Sykes-Picot anlaşması, Çarlık Rusya’sının da mutabakatı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun güney sınırlarındaki siyasal haritayı belirlemişti. Yüz yıl sonra bu bölge ülkeleri yeniden şekillendirilmekte ve yeni bir güç ekseni yaratılmaya çalışılmaktadır. Bakın Eylül 2013 tarihli, “ORTADOĞU’DA YENİ GÜÇ EKSENİ” yazımızda bu gerçeği nasıl ifade etmişiz:
“Bölge jandarması görevini üstlenebilecek yeni bir güç ekseni yaratılmaya çalışılmaktadır. Adını koyarsak: bu güç ekseni İsrail – Kürt Özerk Bölgeleri – Türkiye tarafından oluşturulacaktır. İsrail’in ABD dış politikasında aldığı yer çok iyi bilinen bir gerçektir. Türkiye ise bugüne kadar ABD doğrultusunda bir dış politika izlemiş ancak hiçbir zaman öncü ve tayin edici olmamıştır. Şimdi bölgede yeni bir unsur olarak Kürt Özerk Bölgeleri oluşmaktadır. İran ve Arap ülkelerinin, Şii ve Sünni İslam çatışmalarının dışında kalacak bir güç ortaya çıkarılmaktadır.”
Amerika Birleşik Devletleri 2003 yılında Irak’ı işgal ederek Saddam rejimini devirdikten sonra, bu ülkede var olan etnik ve mezhepsel gruplar arasında Lübnan benzeri bir denge kurabileceğini düşündü. Bu amaçla hazırlanan yeni Irak anayasasında cumhurbaşkanlığı Kürtlere, Başbakanlık Şiilere ve de Meclis Başkanlığı ile Cumhurbaşkanı yardımcılığı da Sünnilere verildi.
ABD güçleri Irak’ta bulunduğu sürece tüm karşılıklı terör hareketlerine rağmen sistem çalışır gibi göründü. Bu arada Kuzey Irak Kürt Özerk Bölgesi Şii-Sünni çatışmasından uzak durarak, barış içinde gelişti. KYP-KPD mücadelesi de Talabani’nin Cumhurbaşkanı seçilmesi, Barzani’nin de Kürt bölgesinde egemen olmasının sağlanması ile çözümlenmiş gibi gözüktü.
Bu dengenin işlemesiyle ABD, Lübnan’daki, Hizbullah-Irak Şii çoğunluğu-Suriye’de Esed rejimi-İran ilişkilerinin bölgeye egemen olmasına engel olabileceğini hayal etti. Ayrıca Suriye’de Sünni muhalefet başkaldırınca da Esed’in kısa sürede iktidardan düşeceğini düşündü. Esed’in devrilme süreci uzun bir zaman dilimine yayılmaya başladıkça, Suriye’de önce Suudi Arabistan ve Katar, sonra da Türkiye tarafından desteklenen Sünni radikal muhalefet güç kazanmaya başladı. Özgür Suriye Ordusu’nun muhalefeti giderek güçsüzleşti.
Suriye konusunda ABD ve müttefiklerinin hesaplayamadıkları veya gözardı ettikleri bir gerçek, Rusya’nın hiçbir zaman Suriye'nin Tartus Limanı'ndaki lojistik ve bakım üssünden vazgeçmeyeceğiydi. Rusya Federasyonu her ne pahasına olursa olsun Akdeniz’deki bu tek deniz üssünün elden çıkmasına izin vermeyecekti. İran ise, Suriye’deki Nusayri azınlığa dayanan Esed rejiminden vazgeçemezdi. Suriye rejimi değiştiğinde Lübnan’daki Hizbullah güçleri ile lojistik ilişki kesilecekti. Diğer taraftan petrol ihtiyacını %60 oranında İran’dan sağlayan Çin de dolaylı olarak İran’ı destekliyordu. Bu gerçekler karşısında Suriye muhalefeti karşısında Rusya-İran ve de dolaylı olarak Çin tarafından oluşturulan bir direniş cephesi bulmuştu. Bu cephe Esed rejimine uluslararası alanda olduğu gibi teknik ve askerî her türlü yardımı yapmaktaydı.
Suriye iç savaşı uzadıkça ABD son 35 yılda iki defa yaptığı yanlışı tekrarladı.
Neydi bu yanlışlar?

Eyl08

ORTADOĞU’DA YENİ GÜÇ EKSENİ

Yazar // TÜRKİYE’NİN GÜNEYİ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR, Ergun Göknel Kategori // Orta Doğu, Türkiye, Amerika

ORTADOĞU’DA YENİ GÜÇ EKSENİ

Ortadoğu’da yeni bir güç ekseni oluşuyor veya oluşturuluyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Obama 2009 yılından beri dış politikada Uzak Doğu’yu kademe kademe öne çıkarmakta. Son olarak Kasım 2012 Uzak Doğu ziyaretinde açıkça, bundan böyle Uzak Doğu ve de özellikle Çin’in ABD dış politikasının temelini oluşturacağını söyledi. Obama’nın sözleriyle: “Asya Pasifik bölgesi ABD’nin geleceğinde, yalnız ekonomik değil politik ve güvenlik hedeflerimiz açısından da,  en önemli bölgelerden birisidir.”Suriye’de iki yıldır devam etmekte olan iç savaş, bu ülkenin kuzeyinde de özerk bir Kürt Bölgesi oluşumunu son haftalar içerisinde hızlandırmıştır. Doğal olarak bu bölge de Türkiye ile ekonomik entegrasyona gidecektir. Akdeniz’e çıkışı olmayan bu bölgeler yaşamak ve gelişmek için Türkiye ile sıkı ilişki içerisinde olmak zorundadırlar. Gerek Irak gerekse Suriye’deki Kürt toplumunun son on yılda Arap egemenliğine karşı gelmesi onları siyaseten de Türkiye’ye bağımlı kılmaktadır.
Nüfus olarak en kalabalık Kürt toplumunun yaşadığı Türkiye iç politikasında son altı aydır yürütülen “barış süreci” ile, Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Kürtler, kısmen de olsa, ilk defa kısıtlı bir yerel özerkliğe sahip olacaklardır. Böylece dört ülkede yaşayan Kürtler, İran hariç olmak üzere, yalnızca belli bir özerklik kazanmanın dışında, bu yeni güç ekseninde yer alarak Orta Doğu’da önemli bir unsur haline geleceklerdir.

Tem24

TÜRKİYE’NİN GÜNEYİ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Orta Doğu, Türkiye, Amerika

TÜRKİYE’NİN GÜNEYİ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR

Ülkemizin güney komşuları yeniden şekillenmekte. Sekiz yıllık ABD işgalinden sonra Amerikan silahlı güçlerinin Irak’tan çekilmesi, bu ülkedeki dengelerde hızlı bir değişimi de beraberinde getirmekte. 2003 yılından beri Irak’ın bütünlüğünü koruyup koruyamayacağı konusunda tartışmalar yürütülürken, şimdi aniden yeni bir parçalanma seçeneği ortaya çıkmış durumda. Bölge politikaları itibariyle bağımszılığını ilan edemeyen Kuzey Irak Kürt Özerk Bölgesi uzun süreden beri ülkenin en güvenli ve istikrarlı bölümüm oluşturmaktaydı. Şimdi de Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi’nin, Şii Başbakan Maliki’nin önayak olduğu tutuklanma emrinden kaçarak bu bölgeye sığınması yeni olasılıkları açığa çıkardı.

May09

N’OLACAK BU CHP’NİN HALİ

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Türkiye

N’OLACAK BU CHP’NİN HALİ

20 yıl süren bir kış uykusundan uyanan CHP henüz kendine gelemedi. % 50’ye yakın bir oy ile iktidara gelen AKP karşısında ezilip büzülmekten kurtulamadı. Başbakan Tayib Erdoğan’ın tek parti döneminden verdiği siyaset ve uygulama örneklerine karşı “kem küm” etmekte devam ediyor. Her ne kadar Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu Başbakana cevap yetiştirmeye çalışıyorsa da, her defasında geçmişden yeni bir yüz kızartıcı(!) örnekle karşısına çıkılıyor. Dolayısıyla da devamlı savunmada kalma zorunda kalıyor.
CHP’nin kendine gelmesi, yenilenmesi için belirli bir zaman aralığına gereksinimi olabilir. Bu zamanı kazanmanın tek bir yolu var gibi görünüyor. O da 1925 – 1946 döneminin hesabını bir defada verebilecek bir girişimde bulunmak. Bu girişim ne olabilir? Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti tarihini ve CHP tarihini tüm ayrıntılarıyla bilmek, bilgi sahibi olmak gerekir. Bu bilgiye sahip olma yeteneğindeki kadroların CHP’de mevcut olduğuna inanılmakta. İkinci önemli nokta Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayanların toplum yapısı, inançları, amaçları ve yaşam hedefleri iyi bilinmmelidir. “Olması istenilen” ile “var olan” ayrımı iyi yapılmazsa başarıya ulaşma imkânı olmaz.

Oca15

NİTEKİM PAŞA VE ŞÜREKÂSI

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Türkiye

NİTEKİM PAŞA VE ŞÜREKÂSI

 

 

 

Kenan Evren ve şürekası en sonunda yargının önüne çıkacak. Hukuk alimlerinden bir bölümü yargılanmanın yapılmaması için bin dereden su getiriyorlar. Yok zamanaşımıymış, yok yaş haddiymiş diye... 12 Eylül 1980 gününden beri 31 yıldan fazla geçti ve biz henüz yediğimiz kazığın ucunu bile çıkaramadık. 1982 anayasasını yenileyemedik. O yılların izlerini silemedik. 

Şili’de Pinochet, Arjantin’de Videla mahkeme önüne çıktılar ve mahküm oldular. Sıra bizimkilere geldi. Şimdi de deniyor ki; yaşlarından dolayı ifadeleri ve savunmaları video sistemiyle evlerinde alınacakmış. İşte buna gönlüm razı değil. Mahkeme önünde sanık olarak ve ayakta, gerekirse kollarına jandarmalar girerek, ifadeleri ve yapabileceklerse savunmaları, alınmalı. Nasıl olsa “pişman değiliz” diyorlar. Hayırlı olsun. 

Ara21

AZ HAMİLE OLUNAMADIĞI GİBİ AZ DEMOKRAT DA OLUNAMZ

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Anayasa

AZ HAMİLE OLUNAMADIĞI GİBİ AZ DEMOKRAT DA OLUNAMZ

30 yıl sonra TBMM sonunda 12 Eylül Anayasasının kaldırılması ve yeni bir Anayasanın yazılması konusunda ciddi bir girişim başladı. Umarız ki bu girişim olumlu sonuçlanır ve Türkiye cumhuriyeti her yönden çağdaş ve demokratik bir Anayasaya kavuşur.

TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek özellikle üniversitelerden yeni anayasa için öneri gelmediği konusunda şikâyetçi. Düşüğnürsek, bu konuda en hassas davranması gereken kuruluşlar üniversiteler olmalı. Mevcut 166 üniversitede 42.124 öğretim üyesi bulunmakta. Araştırma Görevlilerini de katarsak 110.000 dolayında kişiyi anayasamızı ilgili maddeleri ilgilendirmekte. Daha açık yazarsak mevcut darbe anayasasının “Yüksek Öğretim Kurumları ve Üst Kuruluşları” başlığı altında bulunan 130, 131 ve 132. Maddeleri binlerce öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi yanında, yükseköğretim öğrenci sayısı 2011 yılı Mart ayı itibariyle, açık öğretimle birlikte, 3 milyon 529 bin 334 kişidir. Kısaca Anayasanın yüksek öğretimle ilgili maddeleri yaklaşık 3,6 milyon vatandaşımızı (nüfusumuzun % 5’i) çok yakından ilgilendirmektedir. 

Ara14

TÜRKİYE’YE DE DEĞİŞİM GELDİ

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Türkiye

TÜRKİYE’YE DE DEĞİŞİM GELDİ

3 Kasım 2002 tarihinde yapılan Milletvekili seçimlerinin sonuçları açıklandığında ilk düşüncem “Türkiye normale dönüyor” oldu. Bu düşüncemi sanırım birkaç dostumla da paylaştım. 21.Yüzyıla adım atıldığında dünya değişim geçirmeye başlamıştı. Bu değişimin Türkiye’de de görülmemesi olanak dışıydı. 1950 yılından beri her zaman doğru karar vermiş olan seçmen 1991 Genel seçim seçimlerinde başlayan on yıllık bir deneme döneminden sonra, o güne kadar dünya parlamento tarihinde belki de görülmemiş bir şekilde, 2002 seçimlerinde parlamentoyu tümüyle yenilemişti. Yeni meclis iki partinin milletvekillerinden oluşuyordu: AKP ve CHP.

Ara11

ARAP BAHARI VE YENİ DÜZEN

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Orta Doğu

ARAP BAHARI VE YENİ DÜZEN

Bu yazı Deniz Gökçe’nin Akşam Gazetesinde 7 Kasım 2011 tarihinde yayınlanan “Arap Baharı İlk Meyvesini Verdi” yazısından esinlenerek yazılmıştır.

Tunus, Mısır, Libya ve sırada Yemen, Suriye sonrada Suudi Arabistan ve diğerleri... Arap Baharı İslam ülkelerinde bugün “demokrasi” olarak adlandırdığımız Batı benzeri yönetim şeklinin İslam inancına sahip toplumlarda ne derecede uygulanabileceği konusunda kayda değer bir değişimi haber veriyor.
Anayasasına göre laik fakat gene de din eğitiminin yapıldığı ve din adamalarına devlet tarafından bütçesinde hatırı sayılır bir dilim ayıran Türkiye Cumhuriyeti model olarak alınabilir mi?

Kas24

KARGAŞA VE DEVRİM

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Genel

KARGAŞA VE DEVRİM

KARGAŞA VE DEVRİM
Dünya 21.Yüyılda değişiyor ve bizler bu değişimin içindeyiz. Belkide neyin değiştiğinin pek de farkında değiliz. İletişimin hızlanması, bireysel özgürlüklerin öne çıkması değişimin başlıca etkenleri olmakta.  1990’larda iki kutupluluktan tek kutupluluğa doğru gelişen olaylar 2010 yılından sonra Çin’in dikkat çekici bir şekilde gelişmesiyle yeniden daha doğuya kaymış bir çift kutupluluğa doğru yol almakta. Avrupa Birliği’nin yaşadığı ekonomik bunalım, bu bölgenin dünyada söz sahibi olma olasılığını yok etmeye başladı. Bu genel değişim içerisinde Türkiye de son on yılda gerek siyasal gerekse ekonomik büyük gelişme göstererek önce bölgesinde sonra da dünyada söz sahibi olmaya başladı.

Kas09

KUZEY IRAK İHALESİ TÜRKİYE’DE KALDI

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Türkiye, Amerika

KUZEY IRAK İHALESİ TÜRKİYE’DE KALDI

(Bu yazı 28 Ocak 2008 tarihinde Taraf Gazetesinde yayınlanmıştır)

5 Kasım 2007 tarihinde Başbakan Erdoğan ile buluşması sonucunda Başkan Bush’un PKK’yı ABD, Irak ve Türkiye’nin düşmanı ilan etmesi, PKK ile mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerine istihbarat yardımı yapılacağı konusunda söz vermesi karşılığında hangi konularda anlaşmaya varıldığı o günden beri merak konusu.

 

Kas07

Muhteşem Amerika'nın Yoksulluğu

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Amerika

Muhteşem Amerika'nın Yoksulluğu

Yirmi yıldır dünyanın tek lideri Amerika Birleşik Devletleri ne kadar muhteşem? Hiç bu soruyu kendinize sordunuz mu? Yıkılmaz bir kale mi, yoksa “kağıttan bir kaplan” mı?. ABD için “yoksul” sıfatı geçerli mi? Bu kavram tanınıyor mu? Zengin/Yoksul farklılıüı ne seviyede? Çok mu, az mı?.
Önce, ABD Nüfus İdaresi kayıtlarına göre 2010 yılı rakamlarını sıralayalım.

Kas05

Nükleer Enerji

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Çevre

Nükleer Enerji

Dünyadaki iklim değişikliğinin endişe verici duruma gelmesi karşısında fosil yakıtları kullanımının sınırlanması bütün ülkelerin en önemli sorunlarından biri haline geldi. Şimdi, bir taraftan yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar artırılırken, bir süredir ikinci plana düşmüş olan nükleer enerji yatırımları da yeniden ele alınmaya başladı. Biz de nükleer enerji konusunda olumlu ve olumsuz yönleriyle ayrıntılı bilgi aktarmakta fayda gördük.
Nükleer reaksiyonların kontrol altında itici güç, ısı ve elektrik üretimine çevrilmesine nükleer güç diyoruz. Uranium-235 gibi parçalanabilir bir maddenin yoğunlaştırılarak kontrol edilebilir zincirleme bir reaksiyonla parçalanmasından ortaya çıkan nükleer enerji ısı oluşturur. Bu ısıyla üretilen su buharı ile çalıştırılan buhar türbini elektirik üretilir.
Nükleer güç günümüzde dünya enerji üretiminin % 7’sini ve elektrik üretiminin % 15,7’sini meydana getirmektedir. ABD elektirk enerjisinin % 20’sini, Fransa ise % 80’ini nükleer reaktörlerden sağlamaktadır. Avrupa Birliğinin tüm elektriğinin % 30’u nükleer güç kaynaklıdır.
Nükleer enerji sera etkisi yaratmayan bir enerji kaynağı olarak fosil yakıtlarının yerine kullanılması tercih edilmektedir. Ancak üretilen ısının bir bölümü enerjiye dönüştürülebildiğinden geri kalan atık ısı için  soğutma suyu gerekmektedir. Genelde soğutma suyu olarak kullanılan akarsuların ısınması eko sistemini etkilemekte en basitinden balık ölümlerine sebep olmaktadır.

Eki30

YIL 1948...

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Türkiye

Yıl 1948...
29 Ekim cumhuriyet Bayramı...
11 yaşındayım. İngiliz Erkek Okulu birinci sınıfına yeni başlamışım. Hazırlık okuyorum.
Nişantaşında oturuyoruz. O zamanki İstanbul nüfusu ancak bir milyonu bulmuş belki... Tek toplu taşıma aracı tramvay. Bugün İstiklal Caddesinde işleyen Nostaljik Tramvay.
Saat akşam sekiz sularında babamla Maçka-Tünel tramvayına biniyoruz. İstikamet Taksim Meydanı. O tarihte daha Meydan bu kadar geniş değil. Talimhane tarafında bir dizi bina var. En önde de Kristal Gazinosu.
Cumhuriyet’in 25.Yılı. Taksim Meydanı bayraklarla süslenmiş. Meydanın batı tarafında bulunan İstanbul Sular İdaresi’nin deposundan sular akıyor. Arkadan ışıklandırılmış. O yıllarda önemli bir olay. Gündüz Meydanda resm-i geçit yapılmış. Daha Vatan Caddesi olmadığı için askeri resm-i geçitler Taksim Meydanında yapılıyor. İnsanlar 25 yıllık Cumhuriyetlerini kutluyorlar.

Eki03

Değişim

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Genel

Başlığı okuyunca Franz Kafka’nın kitabından söz edeceğimi sanmayın. Önce dünyadaki değişim konumuz. Sonraki yazılarda da Türkiye’yi ele alacağız.
21.Yüzyılın ikinci on yılında yol alırken, son yirmi yılda dünyada oluşan değişim artık göze çarpmaya, iyice belirginleşmeye başladı. Şimdi düşünmeye başladık; bu değişim ne zaman başladı diye. Ben kendi fikrimi söyleyeyim. Başlangıç 1989/90 yılları. Sosyalist Blokun  yıkılması ve dünyanın tek kutuplu hale gelmesi.

[12  >>  
Twitter response: "Could not authenticate you."

Özel Önerİm

Pizzeria Pidos

Samimi ortamıyla
ev gibi bir İtalyan restoranı.
Gümüşsuyu caddesinde

Websitesine git

Temasa geç

Düşüncelerinizi dinlemekten mutlu olacağım!

Ergun Göknel
34330 Levent, IST
Türkiye

Temasa geç