Denemeler

Eyl24

Bir defa daha siyasal ahlak üzerine

Yazar // Ergun Göknel Kategori // Siyaset

Bir defa daha siyasal ahlak üzerine

Yaşadığımız yıllarda Türkiye’nin en dinamik toplumlardan birisi belki de birincisi olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Sadece son seksen yılı düşünürsek, ülkemizin ve toplumumuzun ne kadar çarpıcı değişiklikler geçirdiğine hayret ve hayranlıkla bakmak doğru olur. Diyeceksiniz ki, son asırda tüm Dünya büyük değişimler geçirmiştir. Doğru. Ancak Türk toplumunun ki değişimden çok “dönüşüm” olarak adlandırılacak bir gelişmedir.

Zaman zaman duraksamalar ve hatta gerilemeler içerse dahi, ileri fırlayarak yaptığı hamleler toplumun “dönüşüm” hızını zayıflatamamıştır. Hızlı “dönüşüm”ün getirdiği yadırgamalar ve genel ahlak kuralından sapmalar, değişen bir toplumda görülen olağan aşamalar olarak kabul edilmelidir. Tabii sonuçta evrensel ahlak kuralları yerleşabilirse…..

Toplumun yapısı, ekonomik ilişkiler, siyasal örgütlenme biçimleri önce çarpık bir şekilde gelişmektedir. Hızlı kentleşmenin getirdiği yeni kent yaşamı yadırganmaktadır. Toplumun kendi doğal gelişmesi içerisinde yapacağı düzenlemeler yıllar alacaktır. Bu sürede de kesinlikle, geriye baktığımızda kabullenemeyeceğimiz aşamalar olacaktır.

Böyle bir değişim ortamında bireyler arası ilişkilerin kuralları da değişime uğrayacaktır. Alışılagelmiş ahlak kuralları kısa sürede yerini yeni koşullara uygun olduğu sanılan kurallara bırakacaktır. Toplumun “dönüşümü” ilerleyip hedefe yaklaştıkça bu kuralların da evrensel ahlak doğrultusunda düzeleceğini bilmemiz gerekir. Tabii bu yolda gayret gösterilirse ve doğrular bıkıp usanmadan gösterilirse. Aksi halde erişilen nokta bir kaostan başka bir şey olamaz.

Toplumların yönetimi, gelişen tarihsel olaylar ile, egemen politikalara bağlıdır. Asırlardan beri toplumu yöneten politikaları uygulayanlar değişmiştir. Ve asırlar boyunca “güç” ve “güçlü” yönetici politikaları tayin eden unsur olarak kalmıştır. Günümüzde de “güç” yeniden belirleyici unsur olma yolundadır. Son Irak savaşı bu eğilimin en güzel örneğidir.

Toplumun, insanlık tarihinde en büyük “güç” olduğunu bilemeyenler yeniden gündeme gelen “güçlü” egemenliğini kabul edebilirler. Toplum tarihi incelendiğinde, insan yönetimindeki tüm değişikliklerin, başta ahlak kavramı olmak üzere toplumun “güç”ü ile gerçekleştiğinin farkına varacaklardır. İnsanın iyi yaşamak için geliştirdiği ekonomik aşamalar tarihin her döneminde toplumun “güç”ü ile gerçekleşmiştir. Yirmi birinci asırda da aynı şekilde gerçekleşecektir.

Toplumu yöneten politikacılar da ergeç geçerli siyasal ahlak kurallarına uyacaklardır. Aksi halde içinde bulundukları toplumu yönetme iddialarını kaybedeceklerdir. Siyasal ahlak anlayışının, kamuoyunun ve toplumun kabullendiği kurallar çerçevesinde yerleşmesi gecikebilir. Ancak bu gecikme sonsuza kadar süremez ve sürmeyecektir.

Bu gün siyasal ahlak konusu toplumun ilgisini çektiği kadar bilim adamlarının ve aydınların ilgisini çekmemektedir. Herkesin yakındığı, fakat kimsenin ciddi olarak tartışmadığı, ciddi çözüm önerileri getirmediği, doğru yolu gösterme gayretine girmediği bir konu olarak kalmaktadır.

Yüzyıllarca süren gelişmenin sonunda insanlığın eriştiği yönetim biçimi “Demokrasi”dir. “Demokrasi” sıradan ve kusurlu insanların rejimidir. Ölümlü insan yaşamında yanlışlar yapar ve akıllıysa bu yanlışlardan ders alarak yaşamını yeniden düzenler.

“Demokrasi” de yanlış yapabilen ve bunlardan ders alarak yaşamını yeniden düzenleyen toplumun ürettiği bir kavramdır. Özgürlük “Demokrasi”nin değişmez ve vazgeçilmez unsurudur. “Demokrasi” de mükemmel yoktur, ancak mükemmele erişmek için tartışma, daha iyiyi bulma ve böylece insanın daha mutlu olmasını sağlama vardır. “Demokrasi”lerde kurtarıcılar, yanlışsız politikalar yoktur. Cennet vaatleri de yoktur. Politikacı cenneti vaat ediyorsa, bilin ki doğruyu söylemiyordur. Toplumu aldatma konusunda ilk adımı atmıştır.

Demokrasinin ahlak kurallarının karşıtı otoriter ahlaktır. Otoriter ahlak kuralları benimsendiği ölçüde toplum özgürlüğünü, otorite tarafından doğru olduğu kabul edilen bir kurallar topağına uymak zorunluluğunda kaldıkça yaratıcılığını kaybeder. Söylenenin, yazılanın aksine, otoriter yönetimlerin hüküm sürdüğü dönemler, ahlaksal yozlaşmanın en yaygın olduğu dönemlerdir.

Toplumların ahlak ve kültür kavramlarında değişiklik olmadıkça siyasal ahlakta da değişiklik olması beklenemez. Siyasal ahlaktaki değişimler, siyasal kültür değişikliği ile birlikte olmadıkça demokratikleşmede de gelişme beklenemez. Demokratikleşme yönünde gelişemeyen toplumlar sıkıntılı ve bunalımlı dönemlerde otoriter yönetimleri kurtarıcı olarak görürler.

“Demokrasi”nin kaynaklandığı “eşitlik” kavramı yüzyılların getirdiği bir gelişmenin sonucudur. Eşitliğin, yalnızca toplumun tüm bireyleri arasında değil, belli siyasi düşünceleri taşıyan insanlar için de geçerli bir kavram olduğunu kabul etmek gerekir. Parti içi demokrasi dediğimiz kavramın ana unsuru bu düşünceden başka bir şey değildir.

Toplumun yönetiminde uygulanacak en gelişmiş yöntemin “Demokrasi” olduğunu kabul ettiğimizde, özgürlük ve eşitlik kavramlarının geçerliliğini de benimsememiz gerekir.

Yazar Hakkında

Ergun Göknel

Ergun Göknel

1989 Yılında, adı o güne kadar kamuoyunca duyulmamış bir kişi İstanbulluların yaşamına girdi. Bir kentte yaşayanların, bir insanın yaşamının en önemli unsuru SU’yun başına getirildi. Susuzluk çekenler onu suçladılar, ona küfür ettiler.. O güne kadar mahallelerine, evlerine su gelmemiş olanlar, su boruları döşenmeye başlayınca onu kucakladılar, öptüler.
Kimdi bu insan?...

Bir yorum yapın

Yorum yapmak için oturum açmalısınız. İsterseniz aşağıdan oturum açabilirsiniz.

Twitter response: "Could not authenticate you."

Özel Önerİm

Pizzeria Pidos

Samimi ortamıyla
ev gibi bir İtalyan restoranı.
Gümüşsuyu caddesinde

Websitesine git

Temasa geç

Düşüncelerinizi dinlemekten mutlu olacağım!

Ergun Göknel
34330 Levent, IST
Türkiye

Temasa geç