Denemeler

Kas05

Bir Bardak Çay en güçlü silah...

Yazar // Ergun Göknel

Bir Bardak Çay en güçlü silah...

Bir süre iki web sitesinde köşe yazısı yazdım. Yazdıklarımızı beğenen okuyucular var. Bir de beğenmeyenler…. Şimdi de kendi web sitemde yazmaya başladım.

Beğenmeyenler yazdıklarımı değil de, daha çok adımın ortaya çıkmasını beğenmiyorlar. Yılların ön yargılarını silemiyorlar. 1993 yılında aylarca yazılanlar ve söylenenler tüm düşüncelerini kaplamış durumda. Yıllar geçtikten sonra olayların gerçek yüzünü görüp anlamaktaki tereddütler henüz dağılmamış.

Adıma olumsuz tepki gösterenlerden yorumlar geliyordu. Yalnızca bana değil, yazılarımın yayınlandığı sitelere de. Bu arkadaşlara da cevap yazısı gönderiyordum. Kısaca teşekkür ettikten sonra, değindikleri özel bir konu varsa, kısa açıklama ile aklımın erdiği, dilimin döndüğü kadar gerçek durumu anlatmaya çalışıyordum.

Uzun yılların ve sayfalarca yazının, saatlerce dinlenen televizyon yorumlarının etkisinin birkaç satırla azaltılabileceği veya yok edileceği düşünülemez. Ancak bu cevaplarda yazılanlar adımı olumsuz olarak hatırlayanlarla, henüz gerçekleri görme olanağına erişmemiş olanlarla ilk diyalogu sağlayabilmek için bir adım oluyor. Gerçekleri uzun uzun anlatmak, karşılıklı tartışmak, yaptığım yanlışların neden, hangi etkenler altında meydana geldiğini açıklamak karşılıklı konuşmayı gerektiriyor diye düşünüyorum .

Bu amaçla, olumsuz tepki gösterenleri birlikte bir bardak çay, bir fincan kahve içmeye davet ediyorum. Uygarca karşılıklı görüşmek fikir alışverişi yapmak, tepkilerin nedenini anlamak ve gerekirse doğrunun beraberce bulunmasına yardımcı olmak istiyorum.

Bugüne kadar beş-altı kişiyi bu şekilde birlikte çay içmeye davet ettim. Hiçbirinden olumlu veya olumsuz cevap alamadım.

Toplumumuzun tepkisiz olduğu genel bir yakınma konusudur. İnsanlarımızın beğenmedikleri olaylara karşı tepki gösterdikleri hemen hemen yok gibidir. Bu o kadar ileri safhalara varır ki, kendilerine zarar gelebilecek olaylara dahi herhangi bir tepki göstermezler. Sessiz sedasız olanları sineye çekerler.

Halkımızın tek tepkisini gösterebildiği yer seçimlerdir. Çünkü gizlidir.

En basitinden, trafikte kırmızı yanarken geçen araçlara, yaya kaldırımında otoyoldaymış gibi kullanılan motosikletlere, fahiş fiyatla satılan mallara gerekli tepkiyi göstermezler.

Bir hizmetin yerine getirilmesi için, mesela bir bankada sıranın kendisine gelmesini bekleyen insanlar, sırayı bozarak görevli memura gidip işini yaptırmak isteyene karşı tepki göstermezler.

Büyük bir desteğe sahip politikacıların yargılanarak asılmalarına karşı sessiz kalabilirler. Fakat sonra yapılan ilk seçimlerde gene o politikacının kurucusu olduğu partiyi seçerler.

İki yıl boyunca giderek yoksullaşmalarına ses çıkarmazlar, fakat seçimlerde tüm parlamentoyu değiştirirler. Dünya parlamento tarihinde az görülmüş şekilde parlamentonun yüzde doksanının yeniden seçilmemesini sağlarlar.

Diğer taraftan hakkında dava açılmış, yargıda sanık durumunda olan ve hatta Interpol tarafından aranan çok sayıda adayın milletvekili olarak ülkenin geleceğini tayin etmesine de ses çıkarmazlar.

Seçim konuşmalarında vaat edilenlerin yerine getirilmemesini görürler, gene de bir daha ki seçime kadar seslerini çıkartmazlar.

Yolsuzluklardan şikayet ederler, fakat yolsuzluk yaptığı iddia edilenlerin ve yargılanması bitip henüz aklanmayanların milletvekili seçilmesini sessizce kabullenirler.

Yolsuzluğun ortadan kalkabilmesi, en azından azalması için kabul edilmiş yasaların değiştirilmesine tepki göstermezler. Bu sayede mali milat yasası değiştirilerek ortadan kaldırılır, ihale yasası değiştirilerek, deyim yerindeyse kuşa benzetilir.

Vergi suçlularının, naylon fatura düzenleyenlerin, hayali ihracat yapanların affedilmesi için çıkarılan “barışçı” yasaya karşı kimse sesini duyurmaz. Dürüst iş adamları, tüccarlar kuzu gibi vergilerini öderler. Onların ödedikleri vergilerden banka hortumlayanların devlete verdikleri zarar ödenir. Kimse yeterli tepki göstermez.

Seçim öncesinde yapılan tüm vaatlere karşın milletvekillerinin dokunulmazlık zırhının kaldırılmamasına ses çıkarmazlar.

Seçim öncesinde aylarca gazetedeki köşelerinde yazdıkları ve televizyondaki programlarında söyledikleriyle yerdikleri parti genel başkanları seçim kazanınca, onlara övgüler sıralayan, sağlıklarına dikkat etmelerini rica edenlere herhangi bir tepki göstermezler.

Olumlu veya olumsuz tepki göstermeyen toplumumuz haklı düşüncelerini söyleme özgürlüğüne kavuşmadan, tartışarak doğruya ulaşmayı benimsemeden demokrasinin ülkemize gelmesi gecikecektir.

Bir ülke düşününüz ki, mirasçısı olduğu imparatorluk anayasaları da dahil olmak üzere, tüm anayasaları halkın katılımı olmadan yapılmıştır.

Bir ülke düşününüz ki, yeni seçilen iktidar partisinin hükümet programında sözü edilen katılımcı bir anayasanın yapılması düşüncesi, kendini ilerici, devrimci ve sosyal demokrat sayan ana muhalefet partisi tarafından reddedilmektedir. Bu da nereden çıktı şimdi denilebilmektedir.

O anayasa ki, hangi koşullar altında yapıldığı çok iyi biliniyor, ve değiştirilmesi değil, tümüyle yenilenmesi için otuz yıldır tüm demokrasiye inanmış kişiler çaba sarf etmekte.

İşte bu ortamda bir bardak çay olumsuz tepkileri savuşturmak için müthiş(!) bir silah oluyor. Hiçbir şekilde tepkileri savuşturmak değil, yanlış anlaşılanları, yanlış bilinenleri karşılıklı görüşmeyle düzeltmek, doğruların bilinmesini sağlamak istiyorum.

Lütfen bir bardak çay içmekten çekinmeyin. Düşüncelerinizi özgürce söylemekten doğruları ortaya koymaktan vazgeçmeyin. Bildikleriniz doğru değilse, düzeltilir. Karşınızda konuştuğunuz kişinin bildikleri doğru değilse, onun doğruları bulmasına yardımcı olursunuz.

Karşılıklı ne kadar çok çay içersek, birbirimizin düşüncelerine ne kadar saygı gösterirsek ve ne kadar çok konuşursak demokrasiye o kadar hızlı erişiriz.

Tepkisiz olmayın. Bir bardak çay içmekten hiç çekinmeyin.

Yazar Hakkında

Ergun Göknel

Ergun Göknel

1989 Yılında, adı o güne kadar kamuoyunca duyulmamış bir kişi İstanbulluların yaşamına girdi. Bir kentte yaşayanların, bir insanın yaşamının en önemli unsuru SU’yun başına getirildi. Susuzluk çekenler onu suçladılar, ona küfür ettiler.. O güne kadar mahallelerine, evlerine su gelmemiş olanlar, su boruları döşenmeye başlayınca onu kucakladılar, öptüler.
Kimdi bu insan?...

Bir yorum yapın

Yorum yapmak için oturum açmalısınız. İsterseniz aşağıdan oturum açabilirsiniz.

Twitter response: "Could not authenticate you."

Özel Önerİm

Pizzeria Pidos

Samimi ortamıyla
ev gibi bir İtalyan restoranı.
Gümüşsuyu caddesinde

Websitesine git

Temasa geç

Düşüncelerinizi dinlemekten mutlu olacağım!

Ergun Göknel
34330 Levent, IST
Türkiye

Temasa geç