Siyasette ahlak anlayışının yozlaşması doğal olarak siyasal yozlaşmayı ve siyasete güvenin azalmasına da sebep olur. Endüstri toplumunun sosyal hayata getirdiği bir dizi hastalık gibi, ekonominin gelişmesi de siyasal ahlaktaki yozlaşmayı doğurur. Nasıl, fuhuş, mafya, gençlik çeteleri, uyuşturucu bağımlılığı ve ticareti ekonomi ile gelişen hastalıklarsa, siyasal yozlaşma da ekonomi ile doğru orantılı olarak gelişmeye müsaittir. Topluma yerleşen diğer hastalıklar gibi, siyasal yozlaşmayla da savaşmak gerekir.
“Güç yozlaştırır, mutlak güç ise mutlak olarak yozlaştırır” cümlesini iyice düşünmek gerekir. Bugün en olumlu yönetim şekli olarak benimsenen demokrasilerde kendi içindeki muhalefet tarafından denetlenerek ”mutlak güc” e engel olunamıyorsa mutlak yozlaşmanın da önü açılmış olur.
Bugün ülkemizin siyasi hayatında, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler neredeyse tümüyle Genel Başkan gücüne boyun eğmişlerdir. Genel Başkan mutlak egemendir, her dediği doğrudur. Genel Başkanı ve çevresindekileri denetleyecek bir parti içi muhalefete kesinlikle izin verilmez. Böylece sonunda parti içerisinde de mutlak yozlaşmanın önü açılmış olur.