Bu Adam Kimdir?

Bu Adam Kimdir?

1989 Yılında, adı o güne kadar kamuoyunca duyulmamış bir kişi İstanbulluların yaşamına girdi. Bir kentte yaşayanların, bir insanın yaşamının en önemli unsuru SU’yun başına getirildi. Susuzluk çekenler onu suçladılar, ona küfür ettiler.. O güne kadar mahallelerine, evlerine su gelmemiş olanlar, su boruları döşenmeye başlayınca onu kucakladılar, öptüler.

Kimdi bu insan?...
Dürüst bir memur çocuğuydu. 1937 yılında Istanbul’da doğmuştu. Babası ve annesi de İstanbulluydular. Tek çocuklarına iyi bir eğitim verme çabası içindeydiler. Daha ilkokulun ikinci sınıfındayken özel İngilizce ders aldırttılar. Babasının Sümerbank’taki memuriyeti sırasında Ankara’da Mimar Kemal İlkokulunda ilköğrenimine başladı. 1947 yılında babası Istanbul’a atanınca Şişli Terakki lisesinin ilkokul bölümüne devam etti ve buradan diplomasını aldı.

Annesi, oğlunun iyi İngilizce öğrenmesini istiyordu. O yıllarda çocuklar şanslıydı. İyi okullara girmek için sınavdan sınava koşmuyorlardı. Annesinin, okul müdürüne her hafta giderek, bıktırması sonunda oğlunun İstanbul İngiliz Erkek Okulu’na (English High School for Boys) kaydını yaptırdı.

Yıl 1948. İstanbul’un en itibarlı ve tanınmış okullarından birinde okuma şansına kavuştu. Babasının aylığı 375 liraydı. Okulun yıllık eğitim ücreti 450 lira. Hep okulun iyi öğrencilerinden biri oldu. 1953-54 öğrenim yılında lise birinci sınıftayken, Eylül ayında yapılan sınavlarda başarı kazanarak lise birinci sınıftan, lise üçüncü sınıfa geçti.

Onaltı yaşındayken karar vermişti; Kimya Mühendisi olacaktı. Bu dalda Almanca geçerli lisandı. Almanca öğrenmeye başladı. Doğal olarak bir İngiliz Üniversitesine devam etmek istiyordu. Bunun için de Üniversite giriş sınavlarına girdi. Kimya ve Fizik dallarında İngiltere Üniversite Giriş sınavlarına Türkiye’de ilk giren öğrenci oldu. Fizik sınavında, laboratuar deneyimi olmadığından, yeterli başarıyı gösteremediği için İngiltere’de bir üniversiteye giremedi. Yurtdışında yüksek öğrenim görebilmesi için tek seçenek Almanya idi. Amerika çok pahalıydı.

1956 yılında Almanya’daki dört aylık lisan öğreniminden sonra 1957 yaz sömestrinde Stuttgart Üniversitesinde Kimya öğrenimine başladı. 1965 yılında diplomasını, 1968 yılında da doktorasını almıştı.

Üniversite öğrenimi sırasında sosyal içerikli derslere devam etmekten geri durmuyordu. Tarih, Ekonomi, Sosyoloji, Siyasal Bilimler kürsülerinin seminerlerine katılıyor, ödevler yapıyordu. İlginç olan bu bölümlerde katıldığı seminerlerle ilgili yaptığı ödevlerin notları kimya notlarından çok daha iyiydi.

Liseden beri bilinen toplumsal hareketliliği Almanya’da da devam etti. Önce Stuttgart’da bir öğrenci derneği kurulmasına önayak oldu. 1963 yılında Stuttgart Üniversitesi öğrenci parlamentosuna,. 1966 yılında da Almanya Türk Öğrenci Federasyonu (ATÖF) Başkanlığına seçildi. Öğrenci kuruluşlarının bildiriler yayınlaması ve Başbakan Süleyman Demirel’i eleştirmesi o günlerde bir tür modaydı. ATÖF de onun imzası ile birkaç bildiri yayınladı.

1968 yılında Türkiye’ye dönerken dört kişilik bir ailenin reisiydi. 1958 yılında evlendiği eşi lise aşkıydı. Biri 1959 diğeri 1964 yılında doğan iki de oğlu vardı.

Yurda dönüşte ilk istasyon Ankara’ydı. Amaç öğretim görevlisi olarak Ortadoğu Teknik Üniversitesine girmekti. Üniversitedeki ilk günün candan karşılaması, izleyen günlerde soğukluğa döndü. Almanya’daki siyasal çalışmalar, yayınlanan bildiriler etkisini göstermişti. Üniversitede görev verilmemesi için birileri gayret gösteriyordu. O sıralarda yeni kurulan Hacettepe Üniversitesine yaptığı başvuru da aynı şekilde sonuçlandı.

Ankara’da aynı siyasal görüştekilerle bir araya gelmesi uzun sürmedi. Biraz geçkin de olsa gene de ‘68 kuşağından sayılırdı. Kanı kaynayan, dinamik bir kuşak. Boş durulmadı. Yeni bir sol söylemli dergi çıkarılmasına karar verildi. Sosyalist Dergi – AYDINLIK (Kırmızı Aydınlık) çıkarıldı. Vahap Erdoğdu, Seyhan Erdoğdu, Doğu Perinçek, Şahin Alpay, Cengiz Çandar, Gün Zileli, Atıl Ant, Erdoğan Güçbilmez ve Münir Aktolga. Onun adı dergiyi çıkaranların arasında yoktu. Askere gideceği için arkadaşları ona böyle bir ayrıcalık tanımışlardı. Gene de ilk sayıda Ergun Gerçek imzasıyla bir yazısı yayınlandı.

Üniversiteye öğretim görevlisi olarak giremeyince, tek seçenek askerlik görevini yapmaktı. 1968 yılı Ekim ayında Balıkesir’de bulunan Ordudonatım okulunda iki yıllık askerlik dönemi başladı.

1970 yılı Eylül ayı sonunda terhis olduğunda, ülkede sol ve sağ çatışması başlamış ve artık engel olunamaz hale gelmişti. Düşüncelerin gerçekleşmesi için şiddete başvurulmasına her zaman karşı olmuştu. O sırada İzocam şirketinden bir iş teklifi alınca, şiddet ortamından ayrılmak için uygun bir fırsat olarak gördüğü bu teklifi kabul etti. Diğer taraftan da altı ay önce birinci eşinden ayrılmış olmanın sıkıntılarını yok etmek için ortam değiştirmenin faydalı olacağına inanıyordu.

İki yıl İzocam’da çalıştıktan sonra, sekiz yıl kesintisiz emek vereceği Plastel şirketine geçti. Bu arada ikinci defa evlenmişti. Bu evliliğe daha ilk yıllarında son vermemenin cezasını yirmi yıl sonra çok acı şekilde çekecekti.

1980 yılının karışıklıklarla dolu günlerinde, Plastel Şirketi’nin Yahudi olan sahipleri şirketi iki Karadenizli demir tüccarına satınca, o da Fabrika Müdürüolarak çalıştığı şirketten ayrılarak Kozanoğlu-Çavuşoğlu Grubuna ait Selplast Şirketine Genel Müdür oldu. 1981 yılında Aroma Meyve suyu üretim şirketini grubun bankası Hisarbank’ın alması üzerine bu şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığına getirildi. Bu görevdeyken Kayseri’deki Meysu ve Meybuz, ayrıca İskenderun’daki Güneysu şirketlerinin de Hisarbank tarafından alınmasını sağladı. Böylece Kozanoğlu-Çavuşoğlu Grubu Türkiye’nin meyve suyu üretiminin % 82’sine sahip olmuştu.

1982 yılında yeniden Plastel Şirketine bu defa Genel Müdür olarak döndü. Bu görevdeki üç yıllık çalışmasından sonra 1985 yılında kendi şirketi Elkim’i kurdu.

1988 yılında Nurettin Sözen birazda biz arkadaşlarının ısrarı ile yeniden siyasete dönmeye karar verdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine aday olacaktı.

İşte o güne kadar kamuoyunda hiç bilinmeyen bir insan, Nurettin Sözen’in seçilmesiyle ön plana çıkacaktı. Biraz da doğanın yardımıyla. Ve susuzluk sebebiyle.

Sonra da Türkiye’de hiç görülmemiş bir medya, yargı ve siyaset macerası başlayacaktı…..

1993 yılında ikinci eşinden olaylı bir şekilde boşandıktan sonra üçüncü defa evlenmesi ve 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olacağı söylentileri ile konu olan “İSKİ OLAYI” aylarca basın organlarının tek konusu oldu. 1993 yılı Temmuz ayında Nurettin Sözen’in başvurusu üzerine, İçişleri Bakanı tarafından, İSKİ Genel Müdürlüğü görevinden alındı. Kısa bir süre sonra çeşitli adli suçlardan hakkında davalar açıldı ve tam beş yıl cezaevinde kaldı. Bu sürede üçüncü eşi de ondan ayrılmıştı.

1998 yılında cezaevinden çıktıktan sonra dördüncü defa evlendi. 2007 yılında bir defa daha eşinden ayrılmıştı. İlginç olan başından geçen dört evlilikten üçünde eşlerinin kendisinden ayrılmak istemesiydi. Çocuklarının sahip olduğu bir eve taşındı. Okumaya, yazmaya, sorulursa dış ve iç siyaset konularında düşüncelerini söylemeye devam ediyor.

Özel Önerİm

Pizzeria Pidos

Samimi ortamıyla
ev gibi bir İtalyan restoranı.
Gümüşsuyu caddesinde

Websitesine git

Temasa geç

Düşüncelerinizi dinlemekten mutlu olacağım!

Ergun Göknel
34330 Levent, IST
Türkiye

Temasa geç